MOONLİGHT
İnsan Olmak Dışında Bir Fark Görmüyorsanız İnsansınız
"Kaybolmayı seçmiş olmak zorunda bırakıldınız mı mı hiç?" bu soruyla başlamak istiyorum. Çünkü bu sorunun cevabına göre yazıyı okumanızı rica edeceğim.Cevabınız evet ise bu yazıyı okumakla zamanınızı boşa harcamış olmayacaksınız.Hayır veya belki ise hiç başlamayın. Evet diyenler için devam ediyorum.Olmadığınız biri gibi davrandınız mı? Peki hisleriniz yüzünden özgürlüğünüzden vazgeçtiniz mi? Ne kadar çok soru var değil mi? Cevabınız yine evet ise Chiron'u az da olsa anlamınızı umuyorum.
Moonlight, Amerikan Film Enstitüsü tarafından 2016'nın en iyi 10 filminden biri olarak seçildi. 74.üncü Altın Küre ödüllerinde 6 adaylık elde eden film, sadece drama dalında En İyi Film ödülünü kazandı. 70. BAFTA Ödülleri'nde de 4 adaylık elde eden yapımı Barry Jenkins yönetti ve senaryosu yine Jenkins tarafından Tarell Alvin McCraney'in Moonlight Black Boys Look Blue kitabından uyarlandı. Film eş cinsel bir çocuğun hayat hikayesini konu alıyor ve bize homofobik yaklaşımların sadece ülkemizde değil tüm dünyada ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor. Jenkins,eş cinsellerin mücadelesinin zaten zor olduğu bu zamanda bir de onların zorlu hayatına zorluklar ekleyen insan görünümlü canavarları göstermeyi amaçlamış. Filmde filmin kahramanı Chiron'un çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde karşılaştığı sorunlar, sadece farklı olduğu için başına gelen talihsiz olaylar ve hayatta kalma mücadelesi anlatılıyor. Anlatımı oldukça yalın ve gerçekçi olduğu için gerçek hayatta ki eş cinsel bireylerin beyaz perdede ki sesi olmuş Barry Jenkins.
Film üç ayrı döneme ayrılmış, incelemesini de üç ayrı zaman dilimine ayırarak yapmanın daha anlaşılır olacağını düşündüğümden o şekilde ele alacağım. Birinci kısmın adı "küçük"ufak tefek zayıf bir çocuk olduğundan diğer çocuklar Chiron'a aralarında bu şekilde sesleniyorlardı "küçük". Farklı olduğu için iletişim kurmakta zorlanan Chiron bu farklılığının onu ne kadar güzelleştirdiğini farkında değildi.Daha çok küçüktü ve böyle hissetmesine anlam veremiyordu.Bir babası olmadığı için annesinin de ona ayıracak vakti olmadığından kimseyle konuşamıyor ilgisiz ve yalnız bir çocuk olarak büyümeye devam ediyordu. Buna akranlarından gördüğü psikolojik şiddette eklenince hayata olan inancını yitirmeye başlamıştı. Ama tanrı onu yalnız bırakmadı ve karşısına Juan'ı çıkardı. Juan (uyuşturucu satıcısı), Chiron için hem hiç tanımadığı babası hem de iyi bir öğretmen oldu. Bir de Teressa vardı annesinin yerini tutamayacağını bilse de Teressa, Chiron için çok daha iyi bir anne olmuştu .Tek arkadaşı olan Kevin da onu diğer çocuklara karşı cesaretlendiriyor ve seviyordu. Her şey yoluna girmeye başlamıştı,yalnız ve eskisi kadar umutsuz değildi. Yönetmen bu bölümde aile ilişkilerinin çocuk psikolojisine etkilerini göstermeyi amaçlamış.Toplumsal cinsiyetçilik ve nefret söylemlerinin azaltılması adına özellikle okullarda ve çocuk yaşta bu yönde eğitimin şart olduğu vurgulanmaya çalışılmış. Filmde çok fazla diyolog kullanımı olmamasına rağmen bu bölümdeki diyologlar devletlerin ve bireylerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi ve daha duyarlı hareket etmesi yönünde. Birinci kısmın sonuna doğru olumlu yaklaşımlar ve düzenlemeler ile eş cinsel bireylerin özellikle çocuk yaştakilerin yükünü biraz daha hafifletebilir ve onları dışlamak yerine topluma kazandırabiliriz.Hissettikleri gibi görünmelerinde hiçbir sakınca olmadığını anlatabiliriz. İnsan olarak bu her birimizin sorumluluğu ve görevidir mesajı ağır basmakta.
Adım Chiron Bana Ufaklık Derler
Film üç ayrı döneme ayrılmış, incelemesini de üç ayrı zaman dilimine ayırarak yapmanın daha anlaşılır olacağını düşündüğümden o şekilde ele alacağım. Birinci kısmın adı "küçük"ufak tefek zayıf bir çocuk olduğundan diğer çocuklar Chiron'a aralarında bu şekilde sesleniyorlardı "küçük". Farklı olduğu için iletişim kurmakta zorlanan Chiron bu farklılığının onu ne kadar güzelleştirdiğini farkında değildi.Daha çok küçüktü ve böyle hissetmesine anlam veremiyordu.Bir babası olmadığı için annesinin de ona ayıracak vakti olmadığından kimseyle konuşamıyor ilgisiz ve yalnız bir çocuk olarak büyümeye devam ediyordu. Buna akranlarından gördüğü psikolojik şiddette eklenince hayata olan inancını yitirmeye başlamıştı. Ama tanrı onu yalnız bırakmadı ve karşısına Juan'ı çıkardı. Juan (uyuşturucu satıcısı), Chiron için hem hiç tanımadığı babası hem de iyi bir öğretmen oldu. Bir de Teressa vardı annesinin yerini tutamayacağını bilse de Teressa, Chiron için çok daha iyi bir anne olmuştu .Tek arkadaşı olan Kevin da onu diğer çocuklara karşı cesaretlendiriyor ve seviyordu. Her şey yoluna girmeye başlamıştı,yalnız ve eskisi kadar umutsuz değildi. Yönetmen bu bölümde aile ilişkilerinin çocuk psikolojisine etkilerini göstermeyi amaçlamış.Toplumsal cinsiyetçilik ve nefret söylemlerinin azaltılması adına özellikle okullarda ve çocuk yaşta bu yönde eğitimin şart olduğu vurgulanmaya çalışılmış. Filmde çok fazla diyolog kullanımı olmamasına rağmen bu bölümdeki diyologlar devletlerin ve bireylerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi ve daha duyarlı hareket etmesi yönünde. Birinci kısmın sonuna doğru olumlu yaklaşımlar ve düzenlemeler ile eş cinsel bireylerin özellikle çocuk yaştakilerin yükünü biraz daha hafifletebilir ve onları dışlamak yerine topluma kazandırabiliriz.Hissettikleri gibi görünmelerinde hiçbir sakınca olmadığını anlatabiliriz. İnsan olarak bu her birimizin sorumluluğu ve görevidir mesajı ağır basmakta.
Gün ışığı mıyım,gece karanlığı mı yoksa ikisinin ortasında kalmış bir ay ışığı mı?
2.bölümde ergenlik çağında ki Chiron'u izliyoruz ama artık adı küçük değil. Jenkins, bu bölümde daha çok uyuşturucu
bağımlılığının özellikle ebeveynlik vasfında olan bireylerdeki etkilerine değinmiş. Bağımlılığın çocuk psikolojisini ne ölçüde etkilediğini, bağımlıların kendileri dahil çevrelerindeki herkesin hayatını
mahvedebileceğini gözler önüne seriyor. Chiron'un annesi
de bir uyuşturucu bağımlısıydı. İçine kapanık sessiz bir çocuk olan
Chiron annesinin durumundan dolayı da kaderine kızgın ve kırgın olarak büyüyordu.Böyle olmayı o seçmemişti o öyle yaratılmıştı.Böyle
hissetmeyi de o seçmemişti zaten seçemezdi seçimden çok daha fazlasıydı bu, farklı
olmayı istemiyordu,dışlanmayı,hor görülmeyi,dayak yemeyi istememişti. Hiç
bir insan istemezdi çok zordu,ergenlik çağında bir çocuk için çok fazla acısı vardı ama
susmaktan başka çaresi olmadığını düşünüyordu bu kadar şeyle tek başına
savaşamazdı,kimsesiz bir çocuk olarak susmaktan başka ne yapabilirdi? Juan da vefat etmişti. Bir annesi vardı
ama yalnız olsa daha iyiydi.Bir de ebeveynini yetiştirmek, ona bakmak zorundaydı. Kendine bakmak zorunda olması yetmiyormuş gibi bir de başında
sorumsuz ,umursamaz,bencil ve uyuşturucu bağımlısı bir canavar
vardı.Sorumlulukları,baskılar,akranlarından gördüğü zorbalıklar,yalnızlık Chiron'u çok yormuştu ve tüm inancını kaybetmeye başlamıştı. Fakat tanrının
hepimiz için bir planı var,unuttuğu çocukları için bile...
Chiron'un en yakın arkadaşı Kevin,cinsel kimliğini saklayan bir çocuktur.Ancak güçlü görünerek,diğerleri tarafından kabul edileceğini anlar.Psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmadan bu şekilde kendini onlardan koruyabileceğini düşünür. Ama olmadığı biri gibi görünerek ne kadar mutlu olabilir insan? Bunun sorumlusu sistemler, ön yargılar ve homofobidir. Hiç kimse farklı olduğu için kötü hissetmek zorunda değildir. Yalnız olmak,baskı altında yaşamak,haklarından maruz kalmak zorunda da değildir. Bunu yapan da kendine insan diyen, kendine dahi saygısı olmayan canavarlardır. İnsan kendini sevebildiğin de ve olduğu gibi kabul edebildiğin de başkalarına da aynı şekilde davranabilir. Kendi ile problemi olanların başkalarıyla da problemleri vardır. En derine indiğinizde homofobik kişilerin kendi içlerin de kendileriyle ilgili problemleri olduğunu görebilirsiniz. Bunun çözümü insanı sevmek, var olduğu için sadece bunun için bile sevebilmektir. Cinsiyeti,ırkı,dini,dili,cinsel yönelimlerini bir kenara bırakıp karşımızdakini bir mucize olarak görebildiğimiz de o zaman dünya herkesin yaşayabileceği,özgür,mutlu ve adil bir yer olabilir. Tanrı bize neden öfkeli biliyor musunuz? İste tam da bu yüzden.Çoğu bunu başaramadığı için..
Ergenlik dönemin deki Chiron kendisi ile bereber büyüyen sorunlarıyla uğraşırken Kevin'in gerçek kimliğini kabul etmesini ister hatta bunun için defalarca kez dayak bile yer en sonunda tüm olup bitenlere dayanamayacak hale gelir. Saygı görmenin, kabul edilebilmenin tek yolunun şiddet olduğunu düşünür böylece hapse girer. Birbirini seven bu iki gencin yolları burada ayrılır.
Black
3.bölüm Black'in zamanı. Yani yepyeni bir Chiron'un, yeni lakabıyla black'in. Black, hapse girip çıktıktan sonra bütün hayatı değişir,artık bir uyuşturucu satıcısıdır. Bu işten iyi paralar kazanmış ve zekasına bir de deneyimlerini ekleyerek sanki yeni bir insan olmuştur. Artık kendine güvenen,zengin,havalı ve güçlü bir adama dönüşmüştür. Kendini bulmuştur.Yüzleşmesi gereken tek bir şey kalmıştır o da cinsel kimliği. Cinsel kimliğini hala kendinden bile saklayan Black tatlı bir sürprizle bu yüzleşmesini de gerçekleştirecektir. Sürprizin ne olduğu hatta kim tarafından yapıldığı aşikar olsa da filmin bu şekilde sonlandığını bildiğimden izleyip görmeyi ve yorumu sizlere bırakıyorum.
Son olarak filmin teknik yönlerine bakıldığında ışık kullanımı,mekan ve oyuncu seçimleri son derece başarılı olmuş. Özellikle üç bölümden oluşan filmde ufaklık,genç Chiron ve Black adlarıyla tek bir kahramana hayat veren üç farklı oyuncu kullanılmasına rağmen izlerken gerçekten tek bir vücutta ruhta kimlik de var olabildiklerini gördüm. Duruşlarından tepkilerine sessizliklerinden bakışlarına kadar aynı ifadelerle oynamayı başarmışlar. Bu nedenle oyuncular belli ki titizlikle seçilmiş ve çok başarılı bir iş çıkartılmış. Kamera arkasının bir bütün olarak çalıştığını filmdeki sahnelere ve başarılı oyunculuklara olan yansımalarından anlamak mümkün. Yapımın başarısında çalışanların bu tavrının büyük payı varmış gibi gözüküyor. Ne diyelim Berry Jenkins başarılarının devamını diliyoruz dünyaya daha çok bu tarz filmler ve anlayışlar lazım.
İyi Seyirler
Yorumlar
Yorum Gönder